بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ
DİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
DİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Aralık 2010 Salı

HİDAYET ALLAH'A MAHSUSTUR

Bakara(*) Sûresinin 16 . Ayetinde
İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara kâr getirmemiş ve (sonuçta) doğru yolu bulamamışlardır.

Bakara(*) Sûresinin 97 . Ayetinde
De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’an’ı; önceki kitapları doğrulayıcı, mü’minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine indirmiştir.”

Bakara(*) Sûresinin 159 . Ayetinde
İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti Kitap’ta açıklamamızdan sonra onları gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lanet eder, hem de bütün lanet etme konumunda olanlar lanet eder.36

Bakara(*) Sûresinin 175 . Ayetinde
İşte bunlar hidayeti verip sapıklığı, bağışlanmayı verip azabı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!)

Bakara(*) Sûresinin 185 . Ayetinde
(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.

Bakara(*) Sûresinin 258 . Ayetinde
Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” demiş; o da, “Ben de diriltir, öldürürüm” demişti. (Bunun üzerine) İbrahim, “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” deyince, kâfir şaşırıp kaldı. Zaten Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

Bakara(*) Sûresinin 264 . Ayetinde
Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.

Bakara(*) Sûresinin 272 . Ayetinde
Onları hidayete erdirmek sana ait değildir. Fakat Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak ne harcarsanız, kendiniz içindir. Zaten siz ancak Allah’ın rızasını kazanmak için harcarsınız. Hayır olarak her ne harcarsanız -hiç hakkınız yenmeden- karşılığı size tastamam ödenir.

Âl-i İmrân(*) Sûresinin 3,4 . Ayetinde
O, sana Kitab’ı hak ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, daha önce Tevrat’ı ve İncil’i insanlar için birer hidayet olarak indirmişti.Furkan’ı3 da indirdi. Şüphesiz, Allah’ın âyetlerini inkar edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.

Âl-i İmrân(*) Sûresinin 8 . Ayetinde
(Onlar şöyle yakarırlar): “Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.”

8 Aralık 2010 Çarşamba

Meryem Oğlu İsa Mesih

mesih

Âl-i İmrân(*) Sûresinin 45 . Ayetinde
Hani melekler şöyle demişti: “Ey Meryem! Allah seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki, adı Meryemoğlu İsa Mesih’dir. Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’a çok yakın olanlardandır.”

Nisâ(*) Sûresinin 156,157 . Ayetinde
Bir de inkarlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın peygamberi Meryemoğlu İsaMesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler.

Nisâ(*) Sûresinin 171 . Ayetinde
Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryemoğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “(Allah) üçtür” demeyin.33 Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah ancak bir tek ilahtır. O çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. Vekil olarak Allah yeter.

Nisâ(*) Sûresinin 172 . Ayetinde
Mesih de, Allah’a yakın melekler de, Allah’a kul olmaktan asla çekinmezler. Kim Allah’a kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki, O, onların hepsini huzuruna toplayacaktır.

Mâide(*) Sûresinin 17 . Ayetinde
Andolsun, “Allah, Meryemoğlu Mesih’dir”, diyenler kesinlikle kâfir oldular.10 De ki: “Şâyet Allah, Meryemoğlu Mesih’i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah’a karşı kim ne yapabilir? Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.”

Mâide(*) Sûresinin 72 . Ayetinde
Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle kafir oldu.18 Oysa Mesih şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa artık Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.”

Mâide(*) Sûresinin 75 . Ayetinde
Meryem oğlu Mesih sadece bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler geldi geçti. Onun annesi de dosdoğru bir kadındır. (Nasıl ilah olabilirler?) İkisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz. Sonra bak ki, nasıl da (haktan) çevriliyorlar.

Tevbe(*) Sûresinin 30 . Ayetinde
Yahudiler, “Üzeyr Allah’ın oğludur” dediler. Hırıstiyanlar ise, “İsa Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkar etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!

Tevbe(*) Sûresinin 31 . Ayetinde
(Yahudiler) Allah’ı bırakıp, hahamlarını; (hırıstiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rab edindiler. Oysa, bunlar da ancak, bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır.

7 Aralık 2010 Salı

Çalgı ile ibadet

Sual: Fıkıh kitaplarında, fısk meclislerinde, çalgı çalınan yerlerde, tesbih, zikir, çekmek, hatta din kitabı okumanın bid’at ve haram olduğu, çünkü, Peygamber efendimizin böyle okumaları yasak ettiği bildiriliyor. Minibüslerde kadın erkek karışık olduğuna göre fısk meclisi olmuyor mu? Bir de çalgı çalınıyor. Böyle minibüslerde giderken Kur’an okumak, zikir ve tesbih çekmek haram değil mi?
CEVAP
Çalgı çalarak zikretmekle, bir yerde çalgı çalınırken zikretmek ayrıdır. Görmekle bakmak ayrı olduğu gibi dinlemekle duymak da ayrıdır.

Minibüslerde biz çalgı eşliğinde zikir etmiyoruz. Biz istemeden kulağımıza geliyor. Herkes gaflette iken, zikir çekmek günah olmaz aksine çok iyi olur.

Böyle bir durum olmadan çalgı ile zikir çekmek elbette büyük günahtır. Din kitaplarında deniyor ki:
Musiki ile okunan şeyleri dinlememeli. Cahil tarikatçılar teganni ile ilahi okuyorlar. Musikiden hasıl olan şehvet lezzetlerine, ibadette lezzet hasıl olduğunu, feyiz geldiğini sanıyorlar. Böyle sapıklar, Deccal’ın askeridir. Kur'an-ı kerimi, zikri ve duayı teganni ile okuyanları dinlememek gerekir.Tatarhaniyye fetva kitabı, bunları teganni ile okumanın haram olduğunda sözbirliği bulunduğunu yazmaktadır. (Birgivi vasiyetnamesi şerhi)

Kilisede org çalarak İncillerden parçalar okunduğu gibi, Kur'an-ı kerimi çalgı çalarak okumak küfürdür. (S. Ebediyye)

Aleviler gibi cem evlerinde saz eşliğinde raks etmek asla zikir olamaz,küfürdür.

23 Kasım 2010 Salı

İbadet Nedir?

BLOGGER_PHOTO_ID_5509677505460815442
İbadet Nedir?

İbadet, Allah'a tazim ve saygı göstermek ve onun bize verdiği sayısız nimetlere karşı şükran borcunu yerine getirmektir.


NİÇİN İBADET EDİYORUZ?

Bizi yoktan var eden ve yaşatan Allah'tır. Yüce Allah; Vücudumuzu, gören gözler, işiten kulaklar ve konuşan dil gibi mükemmel organlarla donattı. Diğer canlılardan farklı olarak bize akıl verdi ve varlıklar arasında seçkin bir duruma yükseltti. Bunlardan başka, yaşayabilmemiz için teneffüs ettiğimiz havadan, içtiğimiz suya kadar sayısız nimetler verdi.

Ayrıca bizi yalnız bırakmadı, Peygamberler ve kitaplar göndererek dünyada ve ahirette mutlu olmanın yollarını gösterdi. Bütün bu iyiliklere karşılık Allah bizden kendisini tanımamızı ve ona ibadet etmemizi istemektedir.

Şöyle bir düşünelim: Çok iyiliğini gördüğümüz bir büyüğümüze karşı saygı gösterir iyiliklerine teşekkür ederiz. Bize bir görev verse seve seve yaparız değil mi?.
Öyle ise, bizi yoktan var eden ve sayılamayacak kadar nimetler veren Yüce Allah'a karşı teşekkür etmek ve emrettiği ibadetleri seve seve yapmak gerekmez mi?. Elbette gerekir.

Yaradılışımızın gayesi Allah'ı tanımak ve ona ibadet etmektir, ibadet görevlerini yaptığımız takdirde hem Allah'ın verdiği nimetlere karşı teşekkür borcunu yerine getirmiş oluruz, hem de onun sevgisini kazanırız. Eğer biz Allah'a karşı ibadet vazifelerini yerine getirir, onun sevgisini kazanırsak, Allah, bize dünyadaki nimetlerinden çok daha fazlasını ahirette verecek ve bizi cennette sonsuz mutluluğa kavuşturacaktır.

mehmet selim polat

11 Ekim 2010 Pazartesi

RECM CEZASI UYGULANMASI IÇIN GEREKLI SARTLAR

1. Zina eden kadın veya erkeğin ergin olması.

2. Akıllı olması. Akıl hastasına had uygulanmaz. Akıllı ve ergin bir kimse akıl hastası ile zina etse, yalnız kendisine had uygulanır.

3. Evli olan gayrı müslime recm yerine değnek cezası uygulanır. Şâfiî ve Hanbelîlere göre pasaportla Islâm devletine gelen gayrî müslim yabancılara ne zina ve ne de içki içme cezası uygulanmaz.

4. Zinanın zor kullanarak olmaması gerekir.

5. Zinanın diri bir insanla olması gerekir.

6. Zina edilen kadının da ergin veya kendisine cinsel istek duyulan bir yaşta olması gerekir.

7. Zinanın bir şüpheye dayalı olmaması gerekir. Fasit nikahtan sonraki cinsel temasa had gerekmediği konusunda görüş birliği vardır. Velisiz veya şahitsiz evlenme gibi.

Zinanın bir para karşılığında olması halinde Ebû Hanife'ye göre her ikisine de had cezası uygulanmaz. Çünkü bu durum bir mehir karşılığında nikâh akdine benzemektedir. Burada şüpheden dolayı had düşer. Ancak fiil haram olduğu için ta'zir uygulanır. Ebû Yusuf ve Imam Muhammed'e göre bu durumda da had cezası verilir (Ömer Nasuhi Bilmen, Istilâhât-ı Fıkhıyye Kâmusu, Istanbul 1968, III,197 vd.).

8. Cinsel temasın önden olması. Arkadan ilişki yani livata için Ebû Hanîfe'ye göre yalnız ta'zir cezası uygulanır. Ebû Yusuf, Imam Muhammed ve Hanefiler dışındaki üç mezhebe göre ise livata haddi gerektirir. Yabancı bir kadına ön veya arka dışında karın, uyluk gibi başka bir yere temas ise yalnız ta'zîri gerektirir. Çünkü bu, şer'an kendisine bir şey takdir edilmeyen münker bir fiildir.

9. Had cezalarının uygulanabilmesi için Islâm devletinin varlığı şarttır. Çünkü dârul-harp veya dârul-bağy (âsiler ülkesi) de had cezalarını uygulamaya Islâm devletinin velâyet yetkisi olmaz ve bu hükümleri uygulamaya gücü yetmez.

10. Zina eden erkek veya kadının halen veya daha önce sahih nikâhla evlenmiş olması ve bu nikâh devam ederken eşiyle bir defa da olsa cinsel temasta bulunması şarttır. Böyle bir erkeğe "muhsan", kadına ise "muhsana" denir. Recm cezası için bu son niteliğin bulunması da gerekir.

Recm için muhsan sayılmada erkek veya kadında şu yedi niteliğin bulunması gerekir: Akıllı olmak, ergin bulunmak, hür ve müslüman olmak, sahih nikâhla evlenmiş bulunmak ve bu nikâhtan sonra eşiyle guslü gerektirecek şekilde cinsel temasta bulunmak. Bu şartlardan herhangi birisi bulunmazsa ceza yüz değneğe dönüşür. Zina edenlerden birisi muhsan olur, diğeri bekâr bulunursa; bekâra yüz değnek, muhsan olana ise recm cezası uygulanır.

Ebû Hanife ve Mâlik'e göre, bir erkek veya kadının muhsan sayılması için müslüman olması şarttır. Bu yüzden evli olan gayrı müslimlerin zinasına recm cezası uygulanmaz, çünkü recm, günahtan temizlenme yoludur. Zimmî ise günahtan temizlenmeye ehil değildir. Onun temizlenmesi ancak ahirette azapla gerçekleşir. Hz. Peygamber; Allah'a şirk koşan kimse muhsan değildir" (Zeylaî, Nasbü'r-Râye, III, 327) buyurmuştur. Bu görüşte olanlar için iki yahudinin Hz. Peygamber tarafından recmedilmesi olayı, Tevrat hükmüne göre olmuştur. Daha sonra bu neshedilmiştir (Zeylaî, a.g.e, III, 326; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 92).

Şâfiî, Ibn Hanbel ve Ebû Yusuf'a göre, recmin uygulanması için zina edenin müslüman olması şart değildir. Bir zimmî zina suçuyla Islâm mahkemesine gelse had uygulanır. Müslüman bir erkek zimmî bir kadınla evlenip cinsel temasta bulunsa, her ikisi de "muhsan" olur. Delil, Hz. Peygamber'in iki yahudiye recmi uygulamasıdır. "Dulun dul ile zinasında taşlama vardır" (Müslim, Hudûd,12-14; Ebû Dâvud, Hudûd 23; Tirmizî, Hudûd, 8) hadisinin genel anlamı da başka bir delildir. Diğer yandan zina bütün semavi dinlerde haram kılınmıştır (bk. eş-Şîrâzî, el-Mühezzeb, II, 267; Ibn Kudâme, el-Muğnî, Kahire 1970, VIII, 163; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-Islâmî ve Edilletüh, Dımaşk 1405/1985, VI, 43).

Zina Suçunun Sâbit Olması:

Zina, ya ikrarla ya da dört şahitle sabit olur.

1. Ikrarla Tesbit:

Zina ikrarında bulunanın akıllı, ergin olması ve zorlama altında bulunmaması gerekir. Ayrıca ikrarın dört defa yapılması gereklidır. Çünkü Mâiz b. Mâlik'e Allah elçisi dört defa ikrar esasını uygulamıştır. Hanefi ve Hanbelîlerin görüşü budur. Şâfiî ve Mâlikilere göre ise tek ikrar yeterlidir. Bunlar da işçinin kendi patronunun eşiyle zina etmesi olayına dayanırlar. Çünkü orada dört ikrardan söz edilmemiştir (Buhârî, Âhad,I, Şurüt, 9; Müslim, Hudûd, 25; el-Bâcî, el-Müntekâ, VII,135; Ibn Kudâme, el-Muğni, VIII, 191 vd.).

Diğer yandan dört ikrarın ayrı meclislerde yapılması gerekir.

2. Zinayı dört şahitle ispat: Zinanın müslüman, erkek, adaletli ve hür dört erkek şahitle ispat edilmesi gerekir (en-Nisâ', 4/15; en-Nûr, 24/4,13). Şahit sayısı dörtten az olur veya dördüncü şahit "sadece bunları bir yorgan altında gördüm" gibi kesin zinaya delâlet eden beyanda bulunmasa, ilk üç şahide "zina iftirası (kazf)" cezası uygulanır. Zina isnat edilenden had düşer. Çünkü Hz. Ömer, Muğîre (r.a)'in zinasına şahitlik eden üç kişiye zina iftirası cezası uygulamıştır (bk. ez-Zühayli, a.g.e., VI, 48; "Kazf" maddesi).

Recm Cezasının Infazı:

Zina ikrarla sabit olmuşsa recm uygulamasına devlet başkanı veya infaz görevlisinin başlaması gerekir. Şahitle sabit olması halinde ise infaza şahitlerin tamamının hazır bulunması ve ilk taşı onların atması şekliyle başlanır. Böylece herhangi bir şüphe, vazgeçme yanlışlık vb. tüm ihtimallerin ortadan kalkması ve adli hataya düşülmemesi için gerekli önlemler alınmıştır. Hz. Ali'den şöyle dediği nakledilmiştir: "Önce şahitler taş atmaya başlar, sonra devlet başkanı, sonra diğer insanlar" (Zeylai, a.g.e., III, 319 vd.; es-Şevkânî, a.g.e., VII,108). Bekârların zinasında ise değnek cezasına şahitlerin başlaması gerekmez. Çünkü onlar bunun usul ve şeklini bilmeye bilirler ve bu durum zulme yol açabilir.

Recm cezası, ibretli olması için bir meydanda erkek ayakta, kadın ise tercih edilen görüşe göre göğsüne kadar bir çukura sokularak kendisine ölünceye kadar küçük taşlar atılmak suretiyle infaz edilir. Hz. Peygamber'in Gâmidiyeli kadın için, göğsüne kadar bir çukur açtırdığı nakledilir (Zeylaî, a.g.e., III, 325; eş-Şevkânî, a.g.e., VII, 109).

Recmle öldürülen kimse yıkanır. Kefenlenir, cenaze namazı kılınır ve defnedilir. Çünkü Hz. Peygamber, recmedilen Mâiz için Kendi ölülerinize yaptığınız şeyleri ona da yapınız" (Zeylai, a.g.e, III, 320) buyurmuştur.

8 Ekim 2010 Cuma

İSLAMDA CEZA HUKUKU,KISAS VE RECM

mehmet selim polat15: HUDÛD (İSLAM CEZA HUKUKU)

BÖLÜM: 1

Ø KENDILERINDEN KALEM KALDIRILAN, CEZA VERILMEYEN KIMSELER VAR MIDIR?

1423- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Kalem üç kişiden kaldırılmıştır; uyanıncaya kadar uyuyan kimseden, akıl baliğ oluncaya kadar çocuktan, aklî dengesi yerine gelinceye kadar deli ve benzeri kişilerden.” (İbn Mâce, Talak: 15)

ž Tirmizî: Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Ali hadisi bu şekliyle hasen garibtir. yine bu hadis değişik şekillerde de Ali’den rivâyet edilmiştir. Bu rivâyetlerin bazısında “Delikanlı oluncaya kadar çocuktan cümlesi yerine;“Akıl baliğ oluncaya kadar çocuktan” cümlesi yer almıştır. Hasan el Basrî’nin, Ali’den hadis dinlediğini bilmiyoruz. Bu hadis; Atâ b. Sâib’den, Ebû Zabyan’dan ve Ali’den benzeri şekilde rivâyet edilmiştir. A’meş: Ebû Zabyan’dan, İbn Abbâs’tan, Ali’den merfu olmaksızın mevkuf olarak bu hadisi rivâyet etmiştir. ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Tirmizî: Hasan-ı Basrî, Ali (r.a.)’in hilafeti zamanında yaşamış olup ondan hadis dinlediğini bilmiyoruz. Ebû Zabyan’ın adı Husayn b. Cündüp’tür.

BÖLÜM: 2

Ø CEZALARI ÖNLEMEYE ÇALIŞMAK GEREKIR

1424- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Müslümanlardan gücünüz yettiğince cezaları kaldırmaya çalışın bir çıkış yolu bulursanız önünü açıverin, cezadan kurtarın. Hüküm makamında olan otoritenin affetmekte yanılması ceza da yanılmasından çok daha hayırlıdır.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)

ž Hennâd, Vekî’ yoluyla Yezîd b. Ziyâd’tan bu hadisi bize Muhammed b. Rabia’nın rivâyeti gibi mevkuf olarak rivâyet etti.

Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Âişe’nin hadisini merfu olarak sadece Muhammed b. Rebia’nın, Yezîd b. Ziyâd ed Dımışkî’den, Urve ve Âişe rivâyetiyle bilmekteyiz. Vekî’ aynı hadisi, Yezîd b. Ziyâd’tan benzeri şekilde merfu olmaksızın rivâyet etmiştir. Vekî’in rivâyeti daha sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından pek çok kişi aynı şekilde rivâyet etmişlerdir. Yezîd b. Ziyâd ed Dımışkî hadis konusunda zayıf bir kimsedir. Yezîd b. Ziyâd ed Dımışkî hadis konusunda zayıf bir kimsedir. Yezî b. ebî Ziyâd el Kûfi ise ondan daha sağlam ve yaşlı birisidir.

BÖLÜM: 3

Ø MÜSLÜMANIN AYIP VE GÜNAHLARINI ÖRTMEK GEREKIR

1425- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim bir mü’minin dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse Allah’ta onun ahiretteki sıkıntılarından bir sıkıntısını giderecektir. Her kim de Müslümanın bir ayıp ve kusurunu örterse Allah’ta dünyada ve ahirette o kulunun ayıbını örter kul kardeşinin yardımında oldukça Allah’ta o kimsenin daima yardımında olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 60; İbn Mâce, Mukaddime: 17)

ž Tirmizî: Bu konuda Ukbe b. Âmir ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Ebû Hüreyre’nin hadisini böylece pek çok râvî, A’meş’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’den, Ebû Avâne’nin rivâyeti gibi rivâyet ettiler. Esbat b. Muhammed, A’meş’den, Ebû Salih’den ve Ebû Hüreyre’den benzeri şekilde aynı hadisi rivâyet etmiştir. bu rivâyet birinci rivâyetten daha sahihtir. Ubeyd b. Esbat b. Muhammed bu hadisi bize aktardı ve dedi ki: Babam bu hadisi bana A’meş’den aktarmıştır.

1426- Sâlim (r.a.)’in babasından rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Müslüman, Müslüman’ın din kardeşidir. Ona haksızlık edip zulmetmez. Müslüman, Müslüman’ı tehlikelerde de terk etmez. Her kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse; Allah’ta onun bir sıkıntısını giderir. Her kim de bir Müslüman’ın bir sıkıntısını kaldırırsa Allah’ta onun kıyamette bir sıkıntısını kurtarır. Her kim dünyada, bir Müslüman’ın ayıp ve hatasını örterse Allah’ta onun bir hata ve kusurunu kıyamette örter, görmezden gelir.” (Buhârî, Mezâlim: 3; Ebû Dâvûd, Edeb: 38)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

BÖLÜM: 4

Ø CEZA UYGULANMADAN ÖNCE SUÇLUYA SUÇUNU ITIRAF IÇIN SORGULAMAK

1427- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Mâlik’in oğlu Mâiz’e: Senin hakkında bana ulaştırılan haber doğru mudur? Buyurdu. Mâiz: Benim hakkımda size nasıl bir haber iletildi dedi. Rasûlullah (s.a.v.):“Falan ailenin cariyesiyle zina ettiğin bana bildirildi”buyurunca Mâiz“Evet” dedi ve kendisi aleyhine dört kez şâhidlik yaptı da Rasûlullah (s.a.v.)’in emri üzerine taşlanarak öldürüldü. (Buhârî, Muharîbin: 6; Müslim, Hudud: 5)

ž Tirmizî: Bu konuda Sâib b. Yezîd’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Şu’be bu hadisi Simak b. Harb’den ve Saîd b. Cübeyr’den mürsel olarak rivâyet etmiş olup bu rivâyetinde“ibn Abbâs’tan” dememiştir.

BÖLÜM: 5

Ø ITIRAFINDAN DÖNEN SUÇLUDAN CEZANIN KALDIRILMASI

1428- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Maiz el Eslemî, Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek zina ettiğini söylemişti. Rasûlullah (s.a.v.), kendisinden yüz çevirdi. Maiz diğer yanından gelerek yine zina ettiğini söyledi. Rasûlullah (s.a.v.) yine ondan yüz çevirdi. Maiz diğer taraftan gelerek kesinlikle zina ettiğini itiraf etti. Dördüncü itirafında Rasûlullah (s.a.v.)’in emri üzerine Medîne dışındaki Hare mevkiine çıkarılarak taşlanmaya başlandı. Taşların acısını duyunca tüm gücüyle kaçtı. Elinde deve çene kemiği bulunan bir adamın yanından geçerken o adam deve çene kemiğiyle ona vurdu arkasından diğer yetişen insanlarda ölünceye kadar ona vurdular. Bu durumu Rasûlullah (s.a.v.)’e anlattılar taşların verdiği ıstırap ve ölüm korkusundan dolayı kaçmaya teşebbüs ettiğini söylediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Onu bırakmalıydınız”buyurdu. (Ebû Dâvûd, Diyâd: 3; Müslim, Hudud: 5)

ž Tirmizî: Bu hadis hasendir. Ebû Hüreyre’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Aynı şekilde bu hadis Zührî’den, Ebû Seleme’den, Câbir b. Abdullah’tan benzeri şekilde de rivâyet edilmiştir.

1429- Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Eslem kabilesinden bir adam Peygamber (s.a.v.)’e gelerek zina ettiğini itiraf etti. Peygamber (s.a.v.) ondan yüz çevirdi. Adam tekrar itiraf etti. Peygamber (s.a.v.)’de tekrar yüz çevirdi, kendi aleyhine dört sefer zina ettiğine şâhidlikte bulununca Rasûlullah (s.a.v.): “Sende delilik var mı? buyurdu. Adam: hayır dedi. Rasûlullah (s.a.v.), evli misin? Dedi. Adam evet dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), emretti ve açık hava namazgahında bu şahıs taşlandı. Taşların verdiği ızdırabla kaçtı arkasından yetişilerek ölünceye kadar taşlandı. Rasûlullah (s.a.v.), O kimseyi hayırla andı fakat cenaze namazını kılmadı. (Nesâî, Cenaiz: 63; Ebû Dâvûd, Hudûd: 23)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup kendi aleyhine dört sefer zina ettiğine şâhidlik ederse ona ceza tatbik edilir. Ahmed ve İshâk bu görüştedir. Bazı ilim adamları ise; zina yaptığına dair bir sefer şâhidlikte bulunsa bile ceza uygulanır derler. Mâlik b. Enes ve Şâfii bu görüşte olup bunların dayandıkları delil; Ebû Hüreyre ve Zeyd b. Hâlid’den rivâyet edilen hadistir ki: İki adam Rasûlullah (s.a.v.)’e başvurdular onlardan biri: Ey Allah’ın Rasûlü oğlum bu adamın karısıyla zina etti… Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ey Üneys! Bu adamın karısına git suçunu itiraf ederse onu recmet dedi. Dört kere itiraf ederse demedi.” (Bu hadis ileride geniş olarak 1433’de tekrar gelecektir.)

BÖLÜM: 6

Ø ŞER’I CEZALARIN UYGULANMAMASI IÇIN ŞEFAATÇILIK YAPMAK DOĞRU MUDUR?

1430- Âişe (r.anha)’dan rivâyet edildiğine göre Mahzum kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyş kabilesini ilgilendirdi ve şöyle dediler: Rasûlullah (s.a.v.) ile o kadın hakkında kim konuşabilir? Sonra Rasûlullah (s.a.v.)’in sevdiği Üsâme b. Zeyd’den başka bu konuda kimse cesaret edemez kararına vardılar. Bunun üzerine Üsâme, Rasûlullah (s.a.v.) ile konuştu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Allah’ın koyduğu bir cezada sen şefaat mı ediyorsun?” buyurdu ve kalkıp bir hutbe verdi ve şöyle buyurdu: Sizden öncekilerin helak olmalarının sebebi şuydu: “Onlardan meşhur bir kimse hırsızlık yaparsa onu cezalandırmaz bırakırlar fakir ve kimsesiz bir kimse hırsızlık yaptığında ise ona ceza uygularlardı. Allah’a yemin ederim ki Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapmış olsaydı mutlaka onun da elini keserdim.” (Müslim, Hudûd: 2; Nesâî, Kat-us Sârık: 6)

ž Tirmizî: Bu konuda Mes’ûd b. Acma – Mes’ûd b. A’cem de denilir – İbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Âişe hadisi hasen sahihtir.

BÖLÜM: 7

Ø RASÛLULLAH (S.A.V.) VE HALIFELER RECM CEZASI UYGULADILAR MI?

1431- Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), recm cezasını uyguladı. Ebû Bekir (r.a.), recm cezasını uyguladı ben de recm cezasını uyguladım Allah’ın kitabına ilave etmiş olmaktan çekinmesem recm cezasını mushafa yazardım. Çünkü ileride bazı insanların recm cezasını Allah’ın kitabında bulamayınca inkar edip küfre düşeceklerinden korkuyorum.(Müslim, Hudûd: 4; Ebû Dâvûd, Hudûd: 23)

ž Tirmizî: Bu konuda Ali’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Ömer hadisi hasen sahihtir. Ömer’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.

1432- Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Allah, Muhammed (s.a.v.)’i hak din ile gönderdi ve kendisine kitap indirdi. İndirdiği kitapta recm ayeti vardı ve bu yüzden kendisi recm yaptı ondan sonra biz de recm cezasını uyguladık insanların üzerinden uzun zaman geçince içlerinden birilerinin çıkıp şöyle diyeceğinden korkuyorum: “Allah’ın kitabında recm ayetini bulamıyoruz” böylece Allah’ın indirmiş olduğu bir farzı terk ederek sapıtacaklarından korkuyorum. Dikkat edin evli olduğu halde zina eden kimseye delil bulunduğu, gebelik olduğu veya itiraf ettiği takdirde recm haktır ve mutlaka yapılmalıdır. (Müslim, Hudûd: 4; Ebû Dâvûd, Hudûd: 23)

ž Tirmizî: Bu konuda Ali’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Bu hadis hasen sahih olup Ömer’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.

BÖLÜM: 8

Ø RECM (TAŞLANARAK ÖLDÜRÜLMEK) EVLI OLDUĞU HALDE ZINA EDEN KIMSELER IÇINDIR

1433- Ebû Hüreyre, Zeyd b. Hâlid ve Şibl (r.anhüm)’den rivâyete göre, şöyle demişlerdir: Bu kimselerin üçü de Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında bulundukları bir sırada birbirinden davacı olan iki kimse geldi onlardan biri sözüne şöyle başladı: “Ey Allah’ın Rasûlü! Allah aşkına aramızda Allah’ın kitabıyla hükmedeceksin. Bunun üzerine bu kimseden daha anlayışlı olan diğer kimse de; Evet Allah’ın kitabına göre aramızda hüküm ver, müsaade et ben konuşayım dedi ve sözüne şöyle başladı: Oğlum bu adamın işçisi idi sonra onun karısıyla zina etti, oğlumun cezasının recm olduğunu bana bildirdiler. Ben de bu ceza karşılığında yüz koyun ile bir hizmetçiyi fidye olarak verdim. Sonra bu işi bilen insanlarla karşılaştım ve dediler ki: Oğluna yüz değnek vurulması gerekir, bir yılda sürgün edilecektir. Recmedilmek ise bu adamın karısına uygulanacaktır dediler.

Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: Varlığım kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki aramız da Allah’ın kitabıyla hükmedeceğim: Yüz koyun ve hizmetçi sana iade edilecektir, oğluna da yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası verilecektir. Ya Üneys! Bu adamın karısına git suçunu kabul edip itiraf ederse onu recmet. Üneys kadının yanına gitti o da suçunu itiraf edince kadını recmetti.(Buhârî, Muhâribîn: 6; Müslim, Hudûd: 5)

ž İshâk b. Musa el Ensârî, Ma’n vasıtasıyla Mâlik’den İbn Şihâb’tan, Ubeydullah b. Abdullah’tan, Ebû Hüreyre’den, Zeyd b. Hâlid el Cühenî’den mana olarak bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir.

Yine Kuteybe, Leys vasıtasıyla İbn Şihâb’tan kendi senediyle mana olarak Mâlik’in hadisinin bir benzerini bize rivâyet etmiştir.

Tirmizî: Bu konuda Ebû Bekre, Ubede b. Sâmit, Ebû Hüreyre, Ebû Saîd, İbn Abbâs, Câbir b. Semure, Hezzal, Büreyde, Seleme b. Muhabbik, Ebû Berze ve Imrân b. Husayn’dan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Ebû Hüreyre Zeyd b. Hâlid hadisi hasen sahihtir. Aynı şekilde Mâlik b. Enes; Ma’mer ve pek çok kimse Zürî’den, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe’den, Ebû Hüreyre’den ve Zeyd b. Hâlid’den rivâyet etmiştir.

Aynı şekilde aynı senedle Rasûlullah (s.a.v.)’den şu şekilde rivâyet etmişlerdir: “Cariye zina ederse ona yüz değnek vurun dördüncü sefer yine zina ederse değersiz bir ip parasına bile olsa satıp elden çıkarın.”

Sûfyân b. Uyeyne; Zührî’den, Ubeydullah’tan, Ebû Hüreyre’den, Zeyd b. Hâlid’den ve Şibl’den rivâyet ederek şöyle der: “Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında idik…”

İbn Uyeyne her iki hadisi de topluca Ebû Hüreyre’den Zeyd b. Hâlid’den ve Şibl’den rivâyet ediyor. İbn Uyeyne rivâyet ettiği bu hadiste vehme kapılmıştır. Sûfyân b. Uyeyne iki hadisi birbirine karıştırmıştır.

Sahih olan rivâyet Muhammed b. el Velîd ez Zebîdî, Yunus b. Ubeyde, Zührî’nin kardeşinin oğlunun Zührî’den, Ubeydullah’tan, Ebû Hüreyre’den ve Zeyd b. Hâlid’den yapılan rivâyetidir ki; şöyle başlar: “Cariye zina ederse ona yüz değnek vurun…”

Zührî; Ubeybullah’tan, Şibl b. Hâlid, Abdullah b. Mâlik el Evsî’den rivâyet etti şöyle demiştir: Cariye zina ederse…” hadisçiler yanında sahih kabul edilen rivâyet budur. Şibl b. Hâlid, Peygamber (s.a.v.)’e yetişmemiştir. Şibl sadece Abdullah b. Mâlik el Evsî vasıtasıyla hadis rivâyet etmektedir. Doğru olanı budur. İbn Uyeyne rivâyeti pek makbul değildir. İbn Uyeyne’den, Şibl b. Hamid dediği rivâyet edildi ki bu bir yanlışlıktır. Gerçekte o Şibl b. Hâlid’tir. Aynı şekilde ona Şibl b. Huleyd’de deniliyor.

1434- Ubâde b. Sâmit (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Zina cezasının hükmünü benden alın. Allah o zina eden kadınlar için bir düzenleme ortaya koymuştur; Evlinin evli ile zina etmesinin cezası yüz değnek ve taşlanarak öldürülmektir, bekarın bekarla zina etmesinin cezası yüz değnek ve bir yıl sürgün edilmektir.”(Müslim, Hudûd: 5; İbn Mâce, Hudûd: 7)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Ali b. ebî Tâlib, Übey b. Ka’b, Abdullah b. Mes’ûd, başkaları bunlardan olup şöyle derler: “Evli kimse zina ederse yüz değnek vurulur ve recmedilerek öldürülür.”

Aynı şekilde bazı ilim adamları da bu görüşü paylaşmışlardır. İshâk bunlardandır. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından, içlerinde Ebû Bekir, Ömer ve başkalarının bulunduğu bir kısım ilim adamları ise “Evli kimse zina ettiğinde recmedilir ayrıca yüz değnek vurulmaz” derler. Rasûlullah (s.a.v.)’den, Maiz ve başka kimselerin olaylarından bahseden hadislere göre Rasûlullah (s.a.v.), sadece recmedilmeyi emretmiş yüz değnek vurulmasını emretmemiştir. Bazı ilim adamlarının uygulaması da bu hadise göre olup Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii ve Ahmed’te bu görüştedirler.

BÖLÜM: 9

Ø HAMILE OLAN KIMSENIN TAŞLANARAK ÖLDÜRÜLMESI, ÇOCUĞUNU DOĞURUNCAYA KADAR BEKLETILIR

1435- Imrân b. Husayn (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Cüheyne kabilesinden bir kadın Rasûlullah (s.a.v.)’in huzurunda zina yaptığını itiraf etti ve ben hamileyim dedi. Rasûlullah (s.a.v.), kadının yakınlarını çağırarak “Bu kadına iyi muamele ediniz doğum yapınca bana bildiriniz” buyurdu.

Sonra durum kendisine bildirilince kadının elbisesi cezalandırılma esnasında açılmaması için sıkıca bağlandı recmedilmesi emredildi ve recmedildi. Sonunda o kadına cenaze namazı kıldı. Bunun üzerine Ömer: “Ey Allah’ın Rasûlü! Onu recmettin sonrada cenaze namazını kılıyorsun” deyince, Rasûlullah (s.a.v.): O kadın öylesine bir tevbe yaptı ki o tevbesi Medîne halkından yetmiş kişiye dağıtılsa hepsine yeterdi.

Sen kadının canını büyük bir istekle Allah’a bağışlamasından daha üstün ne aramaktasın?(Müslim, Hudûd: 7; Ebû Dâvûd, Hudûd: 24)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

BÖLÜM: 10

Ø EHLI KITAB DENILEN KIMSELERIN TAŞLANIP ÖLDÜRÜLMESI

1436- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), bir Yahudi erkek ile bir Yahudi kadını işledikleri zina suçundan dolayı recmetmiştir.(Müslim, Hudûd: 6;Ebû Dâvûd, Hudûd: 25)

ž Tirmizî: Bu hadis biraz uzuncadır. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

1437- Semure (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.), bir Yahudi erkekle bir Yahudi kadını işledikleri zina suçundan dolayı recmetmiştir. (Müslim, Hudûd: 6; Ebû Dâvûd, Hudûd: 25)

ž Tirmizî: Bu konuda İbn Ömer, Berâ, Câbir, İbn ebî Evfâ, Abdullah b. Hâris b. Cüz’ ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Câbir b. Semure hadisi hasen garib olup ilim adamlarının çoğunluğunun uygulaması bu hadise göredir ve şöyle derler: “Ehli kitab denilen Yahudi ve Hıristiyanlar birbirlerinden davacı olur ve davalarını Müslüman hakimlere götürürlerse onlar arasında da kitap sünnet ve Müslümanlara uygulanan hükümler uygulanır.” Ahmed ve İshâk bu görüştedir.

Bazı ilim adamları ise zina olayında ehli kitaba ceza uygulanmaz derler ki ilk görüş daha sahihtir.

BÖLÜM: 11

Ø ZINA EDEN BEKARLARA YÜZ DEĞNEKTEN SONRA SÜRGÜN CEZASI UYGULANIR MI?

1438- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre “Rasûlullah (s.a.v.), zina eden bekarlara yüz değnek vurdu ve sürgün etti Ebû Bekir’de halifeliği döneminde yüz değnek vurdu ve sürgün etti. Ömer’de aynı şekilde halifeliği döneminde yüz deynek vurdu ve sürgün etti.” (Ebû Dâvûd, Hudud: 23)

ž Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre, Zeyd b. Halit ve Ubade b. Samit’ten de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: İbn Ömer Hadisi garibtir. Pekçok kimse bu hadisi Abdullah b. İdris’ten merfu olarak rivâyet etmişlerdir. Bazıları ise aynı hadisi Abdullah b. İdris’ten, Ubeydullah’tan, Nafi’den ve İbn Ömer’den rivâyet ederek: “Ebû Bekir’de değnekledi ve sürgün etti. Ömer’de yine değnekledi ve sürgün etti” demişlerdir. Aynı şekilde Ebû Said el Eşec’te bu hadisi rivâyet etmiştir. Abdullah b. İdris’te bize aktarmıştır. Bu hadis benzeri şekilde değişik bir rivâyetle İbn İdris’ten, Ubeydullah b. Ömer’den de rivâyet edilmiştir. Aynı şekilde Muhammed b. İshak’ta, Nafi’den, İbn Ömer’den rivâyet ederek: “Ebû Bekir’de değnekledi ve sürgün etti. Ömer’de yine değnekledi ve sürgün etti”demişler; Peygamber (s.a.v)’de değneklledi ve sürgün etti dememişlerdir.

Rasûlullah (s.a.v.)’den sürgün ettiğine dair sahih haberler, Ebû Hüreyre, Zeyd b. Halid, Ubade b. Sabit ve başkalarından bize ulaşmıştır. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup, Ebû Bekir, Ömer, Ali, Übey b. Ka’b, Abdullah b. Mes’ud, Ebû Zer ve başkaları bunlardandır. Pek çok tabiin dönemi fıkıhçılarından da böylece rivâyet edilmiştir.

Süfyan es Sevri, Malik b. Enes, Abdullah b. Mübarek, Şafii, Ahmed ve İshak’ta bu görüşü benimseyenler arasındadır.

BÖLÜM: 12

Ø DÜNYADA TATBIK EDILEREK ÇEKILEN CEZALAR SAHIBI IÇIN KEFFÂRETTIR

1439- Ubâde b. Sâmit (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında oturuyorduk… Derken Rasûlullah (s.a.v.): “Allah’ın hüküm ve otoritesinde hiçbir şeyi ortak koşmamaya hırsızlık yapmamaya zina etmemek üzere bana biat edeceksiniz yani siyasi otoritemi kabul edeceksiniz dedi ve: “…Allah’tan başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayacaklarını, hırsızlık yapmayacaklarını zina etmeyeceklerini …” ayetini okudu. (60 Mümtehine: 12) ve şöyle devam etti. Sizden kim verdiği bu sözü tutarsa onun mükafatını Allah verecektir. Kim de bu suçlardan birini işlerde cezasını bu dünyada çekerse o ceza kendisi için keffarettir. Her kim de bir suç işler de Allah bu dünyada onun suçunu örterse onun suçunu örterse onun işi de Allah’a kalmıştır. Allah dilerse ona affeder dilerse ona azâb eder.”(Buhârî, Hudûd: 9; Müslim, Hudûd: 10)

ž Tirmizî: Bu konuda Ali, Cerir b. Abdullah ve Huzeyme b. Sabit’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Ubâde b. Sâmit hadisi hasen sahihtir. Şâfii diyor ki: Cezanın uygulandığı kişi için keffâret olacağına dair bu konuda bundan güzel bir hadis işitmedim! Yine Şâfii diyor ki: Bir günah işleyen ve günahı Allah tarafından örtülen kişinin kendi günahını gizlemesi ve Rabbiyle baş başa kalıp tevbe etmesi bana göre daha hoştur. Ebû Bekir ve Ömer’in de bir adama günahını örtmesi için emir verdikleri de rivâyet edilmektedir.

BÖLÜM: 13

Ø CARIYELERE DE CEZA UYGULANMASI MUTLAKA GEREKLIDIR

1440- Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden birinizin cariyesi zina ederse Allah’ın kitabına göre onu üç seferde de değnek vurarak cezalandırsın dördüncüde ise kıl bir ip karşılığında bile olsa onu satsın.”(Ebû Dâvûd, Hudûd: 32; Buhârî, Muhâribîn: 22)

ž Tirmizî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Ebû Hüreyre’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup kişinin kendi köle ve cariyesine devlet otoritesi olmaksızın ceza tatbik edebileceği görüşündedirler. Ahmed ve İshâk’ta aynı kanaattedir. Bazı ilim adamları ise devlet otoritesine teslim edilir köle ve cariye sahibi cezayı kendisi uygulamaz derler. Birinci görüş daha sahihtir.

1441- Ebû Abdurrahman es Sülemî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali bir hutbe vererek şöyle konuştu: “Ey insanlar! Erkek ve kadın kölelerinizden evli olan ve evlenmiş olanlara işledikleri suçlardan dolayı cezayı tatbik edin. Rasûlullah (s.a.v.)’in bir cariyesi zina etmişti de onun değneklenmesi bana emretmişti kendisine bu görevi yapmak üzere geldiğimde loğusalığının başlangıcında buldum cezayı uygularsam öldüreceğimden veya öleceğinden korktum ve durumu gelip Rasûlullah (s.a.v.)’e anlattım o da “iyi yapmışsın”buyurdu. (Buhârî, Muharibîn: 2; Ebû Dâvûd, Hudûd: 33)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Süddî’nin ismi İsmail b. Abdurrahman’dır. Tabiin neslinden olup Enes b. Mâlik’den hadis işitmiştir. Ali b. ebî Tâlib’in oğlu Hüseyin’i de görmüştür.

BÖLÜM: 14

Ø IÇKI IÇEN KIMSEYE HANGI CEZA UYGULANIR?

1442- Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyet olunduğuna göre: “Rasûlullah (s.a.v.), içki içene ceza olarak iki ayakkabısıyla kırk kere vurdu.” Mis’ar diyor ki: Zannedersem bu ceza içki içmesinden dolayı idi. (Ebû Dâvûd, Hudud, 35; Buhârî, Hudud: 5)

ž Tirmizî: Bu konuda Ali, Abdurrahman b. Ezher, Ebû Hüreyre, Sâib, İbn Abbâs ve Ukbe b. Hâris’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Ebû Saîd hadisi hasen sahihtir. Ebûs Sıddîk el Bâcî’nin ismi Bekir b. Amr’dır. Bekir b. Kays’da denilir.

1443- Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)’e içki içmiş bir adam getirildi. Rasûlullah (s.a.v.), çatallı hurma değneğiyle kırk kadar ona vurdu. Ebû Bekir’de halifeliği döneminde aynen böyle yaptı. Ömer halifeliği döneminde sahabenin âlimleriyle istişarede bulundu. Abdurrahman b. Avf’ın Şer’i cezaların en hafifi seksen değnektir demesi üzerine Ömer’de bu şekilde emretti ve içki içenin cezası seksen değnek oldu. (Buhârî, Hudûd: 5; Müslim, Hudûd: 8)

ž Tirmizî: Enes hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bir kısmının uygulaması bu hadise göre olup “İçki içenin cezası seksen değnektir” derler.

BÖLÜM: 15

Ø IÇKI IÇEN ÜÇ SEFER DEĞNEKLENIR DÖRDÜNCÜDE ÖLDÜRÜLÜR

1444- Muaviye (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Her kim içki içerse ona değnekle vurarak cezasını verin yine içmeye devam ederse dördüncüsünde onu öldürün.” (Ebû Dâvûd, Hudûd: 36; İbn Mâce, Hudûd: 17)

ž Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre, Şerid, Şurahbil b. Evs, Cerir, Ebû’r Ramed el Belevî ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir

Tirmizî: Muaviye hadisini aynı şekilde Sevrî, Âsım’dan, Ebû Salih’den, Muaviye’den rivâyet etmiştir. İbn Cüreyc ve Ma’mer’de Süheyl b. ebî Salih’den, babasından, Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiler.

Muhammed’den şöyle dediğini işittim: Ebû Salih’in Muaviye yoluyla rivâyet ettiği hadis Ebû Salih’in Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiğinden daha sahihtir.

İçki içene uygulanan bu ceza ilk zamanlarda böyle idi sonradan nesh olundu. Muhammed b. İshâk’ın Muhammed b. Münkedir’den, Câbir b. Abdullah’tan yaptığı rivâyet şöyledir: “Kim içki içerse ceza olarak değnekleyin yine içmeye devam ederse dördüncüde öldürün.” Câbir diyor ki: Bu sözden sonra Rasûlullah (s.a.v.)’e dördüncü sefer içki içen bir adam getirildi de yine onu değnekle cezalandırdı ve öldürmedi.

Aynı şekilde Zührî, Kabîsa b. Zûeyb vasıtasıyla benzeri bir hadis rivâyet etmekte ve şöyle demektedir. Böylece ölüm cezası kaldırıldı ve buna izin verilmiş oldu. İlim adamlarının çoğunluğunun uygulaması bu hadise göre olup geçmişte ve bu günde aralarında ihtilaf olduğunu bilmiyoruz. Bu konuyu destekleyen delillerden biri de değişik yollarla Rasûlullah (s.a.v.)’den rivâyet edilen şu hadistir: Allah’tan başka ilah olmadığına benim de Allah’ın Rasûlü olduğuma şehâdet eden Müslüman bir kimsenin kanı ancak şu üç şeyden biri ile helal olur: “Cana karşı can, zina işleyen evli kimse ve dinini terk eden kimse.”

BÖLÜM: 16

Ø HIRSIZIN ELI NE KADARLIK MALDA KESILIR?

1445- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), çeyrek dinarda ve daha yukarısında hırsızın elini kesmişti.” (Buhârî, Hudûd: 14; Müslim, Hudûd: 1)

ž Tirmizî: Âişe hadisi hasen sahihtir. Bu hadis değişik şekillerde Amre’den ve Âişe’den merfu olarak rivâyet edilmiştir. Bazı kimseler ise yine Amre ve Âişe’den mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir.

1446- İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), değeri üç dirhem olan bir kalkandan dolayı el kesmiştir.”(Buhârî, Hudûd: 14; Müslim, Hudûd: 1)

ž Tirmizî: Bu konuda Sa’d, Abdullah b. Amr, İbn Abbâs, Ebû Hüreyre ve Eymen’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Ebû Bekir es Sıddık beş dirhemde el kesmiştir. Osman ve Ali’ni,n çeyrek dinarda el kestikleri rivâyet edilmektedir. Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd’den rivâyete göre: “Beş dirhemde el kesilir.” Tabiin dönemi fıkıhçılarından bir kısmının uygulaması bu hadise göre olup Mâlik b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardan olup: “Çeyrek dinar ve fazlasından el kesilir” görüşündedirler. İbn Mes’ûd’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “El kesmek ancak bir dinar veya on dirhem değerindeki hırsızlıktan dolayıdır.” Bu hadis Kâsım b. Abdurrahman’ın, İbn Mes’ûd’tan rivâyet ettiği mürsel bir hadistir. Çünkü Kâsım, İbn Mes’ûd’tan hadis işitmemiştir. bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup Sûfyân es Sevrî ve Küfeliler aynı kanaattedirler ve şöyle derler: “On dirhemin altında el kesme yoktur.”Ali’den rivâyet edildiğine göre “On dirhemden aşağı miktarda el kesilmez”hadisinin senedi muttasıl değildir.

BÖLÜM: 17

Ø HIRSIZIN KESILEN ELI BOYNUNA TAKILIR

1447- Abdurrahman b. Muhayriz (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:“Fudale b. Ubeyd’e kesilmiş elin hırsızın boynuna takılması sünnetten midir? diye sordum şöyle cevap verdi: Rasûlullah (s.a.v.)’e bir hırsız getirildi suçu sabit olunca eli kesildi sonra verilen emre göre kesilen el boynuna takıldı.” (Nesâî, Kat’us Sarik: 18; Ebû Dâvûd, Hudûd: 22)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Ömer b. Ali el Mukaddemî’nin Haccac b. Ertae’den yaptığı rivâyetiyle bilmekteyiz. Abdurrahman b. Muhayriz’in kardeşidir.

BÖLÜM: 18

Ø HAIN, ÇAPULCU VE YANKESICIYE EL KESME CEZASI YOKTUR

1448- Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Aldığı bir şeye karşı hainlik eden, çapulculuk yapan ve yankesiciye el kesme cezası yoktur.” (Nesâî, Kat’us Sarık: 13; Ebû Dâvûd: Hudûd: 14)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Muğîre b. Müslim, Abdulazziz el Kasmelî’nin kardeşinden aynı şekilde rivâyet etmiştir. Ali b. el Medînî; Basralı olup Ebû’z Zübeyr’den, Câbir’den, İbn Cüreyc’in hadisinin bir benzerini rivâyet etmiştir.

BÖLÜM: 19

Ø AĞAÇLARIN MEYVELERINDEN VE DIĞER YENECEK SAKIZ GIBI ÜRÜNLERDEN DOLAYI EL KESMEK YOKTUR

1449- Rafi’ b. Hadîç (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Ne meyvede nede sakız gibi yenecek ürünlerde el kesme cezası yoktur.”(Ebû Dâvûd, Hudûd: 13; Nesâî, Kat’us Sârık: 11)

ž Tirmizî: Aynı şekilde bazı hadisçiler Yahya b. Said’den, Muhammed b. Yahya b. Habban’dan, amcası Vâsi’ b. Habban’dan ve Rafî’ b. Hadîç’den, Leys b. Sa’d’ın rivâyeti gibi rivâyet etmişlerdir.

Mâlik b. Enes ve pek çok kimse bu hadisi Yahya b. Saîd’den, Muhammed b. Yahya b. Habban’dan, Rafî’ b. Hadîç’den rivâyet etmiş olup “Vasî’ b. Habban’ı”zikretmemişlerdir.

BÖLÜM: 20

Ø SAVAŞTA MEYDANA GELEN HIRSIZLIK OLAYINDA EL KESME YOKTUR

1450- Büsr b. Ertae (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle buyurdu: “Savaşta yapılan hırsızlıkta el kesme yoktur.” (Ebû Dâvûd, Hudûd: 19; Nesâî, Kat’us Sârık: 16)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. İbn Lehia’dan başkaları bu hadisi aynı senedle benzeri şekilde rivâyet etmişlerdir. Büsr b. Ertae yerine Büsr b. ebî Ertae demişlerdir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup Evzâî bunlardandır. Cezaya çarptırılan kimsenin düşman saflarına katılabileceği endişesinden dolayı savaşta el kesilmez görüşündedirler. Komutan harb bölgesinden çıkıp islam diyarına ulaşınca cezayı gerektiren iş yapana ceza uygulanır. Evzâî’de aynı görüştedir.

BÖLÜM: 21

Ø KARISININ CARIYESIYLE CINSEL ILIŞKIDE BULUNAN KIMSENIN CEZASI

1451- Habib b. Sâlim (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Karısının cariyesiyle cinsel ilişkide bulunan bir adamın durumu Numân b. Beşîr’e sunulmuştu da, O’da şöyle dedi: Bu davayı Rasûlullah (s.a.v.)’in verdiği hüküm gibi vererek halledeceğim. Eğer kadın o cariyeyi kocasına helal kılmış ise kendisine yüz değnek vurarak, helal kılmamış ise taşlayarak recmetmek şeklinde cezalandıracağım.” (Ebû Dâvûd, Hudûd: 27; İbn Mâce, Hudûd: 8)

1452- Ali b. Hucr, Hûşeym vasıtasıyla Ebû Bişr’den, Habib b. Sâlim’den, Numân b. Beşîr’den bir benzerini rivâyet etmiştir. Katâde’den rivâyet ettiğine göre, şöyle demiştir: Habib b. Sâlim’e de böylece yazılmış idi. Ebû Bişr, Habib b. Sâlim’den hadis işitmemiştir. Bu şekilde aynen Hâlid b. Urfuta’dan da hadis rivâyet edilmiştir.

ž Tirmizî: Bu konuda Seleme b. Muhabbik’ten de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Numân’ın hadisinin senedinde karışıklık vardır. Muhammed’den işittim şöyle diyordu: Katâde bu hadisi Habib b. Sâlim’den işitmemiştir ve bunu sadece Hâlid b. Urfuta’dan rivâyet etmiştir.

Tirmizî: Karısının cariyesiyle cinsel ilişki kuran adam konusunda âlimler ihtilaf etmişlerdir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından aralarında Ali ve İbn Ömer’in de bulunduğu pek çok kişi taşlanarak öldürülür, demektedirler. İbn Mes’ûd ise ceza gerekmez sadece Tazir (azarlama) cezası uygulanır. Ahmed ve İshâk, Numân b. Beşîr’in hadisine göre uygulama yapmışlardır.

BÖLÜM: 22

Ø ZINAYA ZORLANAN KADINA ZINA CEZASI UYGULANMAZ

1453- Vâil b. Hucr (r.a.)’ın babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) döneminde bir kadının zorla ırzına geçilmişti. Rasûlullah (s.a.v.), cezayı kadından kaldırdı zorla bu işi yapan kimseye tatbik etti. Râvî diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.)’in kadın için verilmesi gereken bir ücret = mehir’i zikretmemiştir. (İbn Mâce: Hudûd: 30)

ž Tirmizî: Bu hadis garib olup senedi muttasıl değildir. Başka şekillerde de rivâyet edilmiştir. Muahmmed’den işittim şöyle diyordu: Abdulcebbar b. Vâil b. Hucr babasına yetişememiş bu yüzden de babasından hadis işitmemiştir. Babasının ölümünden birkaç ay sonra doğduğu söylenir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup “Zorlanan kimseye ceza gerekmez” görüşündedirler.

1454- Alkame b. Vâil el Kindî (r.a.)’in babasından rivâyete göre: Rasûlullah (s.a.v.) zamanında mescidde cemaatle namaz kılmak için evinden dışarı çıkan bir kadını bir adam yakaladı, üzerine kapanarak ona tecavüz etti kadın bağırınca adam kaçtı o esnada oradan başka bir adam geçiyordu. Kadın dedi ki: Beni şöyle böyle yapan adam budur. Muhâcirlerden bir grup oradan geçiyordu yine kadın o adam bana şöyle şöyle yaptı dedi. Kadının kendisine tecavüz etti sandığı kimseyi yakalayıp kadına getirdiler. Kadın: Evet işte budur dedi. Bunun üzerine adamı Rasûlullah (s.a.v.)’e getirdiler. Taşlanarak öldürülmesini emredince kadına gerçekten tecavüz eden kişi ayağa kalkarak: Ey Allah’ın Rasûlü bu cezanın uygulanacağı kimse benim dedi. Peygamber (s.a.v.), kadına sen git Allah seni affetsin dedi. Suçsuz yere yakalanan adama da gönül alıcı sözler söyledi, gerçek suçlu adama ise: “Onu taşlayarak öldürün”buyurdu ve şöyle devam etti. Bu adam öyle bir tevbe etti ki Medîne halkı o şekilde tevbe etseydi bütün Medîne halkının günahlarına keffâret olurdu.(Müsned: 25980)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib sahihtir. Alkame b. Vâil b. Hucr, babasından hadis işitmiştir. Alkame kardeşi Abdulcebbar b. Vâil’den büyüktür. Abdulcebbar b. Vâil babasından hadis işitmemiştir.

BÖLÜM: 23

Ø HAYVANLARLA CINSEL ILIŞKI KURAN KIMSENIN CEZASI

1455- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kimi bir hayvanla ilişki kurduğunu görürseniz onu da hayvanı da öldürünüz. İbn Abbâs’a: Hayvanın suçu nedir? Diye soruldu O’da cevaben şöyle dedi: Bu konuda Rasûlullah (s.a.v.)’den bir şey işitmedim fakat Rasûlullah (s.a.v.)’in bu tür bir hayvanın etinden yenmesini ve ondan istifade edilmesini hoş karşılamadığı kanaatindeyim. Bu güne kadar uygulamalar da hep böyle olmuştur.” (Ebû Dâvûd, Hudûd: 29)

ž Bu hadisi sadece Amr b. ebî Amr’ın, İkrime’den, İbn Abbâs’tan yaptığı rivâyetiyle bilmekteyiz. Sûfyân es Sevrî’nin Âsım’dan, Ebû Ruzeyn’den, İbn Abbâs’tan rivâyetine göre, şöyle demiştir: “Hayvana cinsel ilişkiyle yaklaşan kimseye ceza lazım gelmez.”

Aynı şekilde Muhammed b. Beşşâr, Abdurrahman b. Mehdî vasıtasıyla Sûfyân’dan bize bu hadisi aktarmıştır.

Bu hadis birinci rivâyetten daha sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup Ahmed ve İshâk bunlardandır.

BÖLÜM: 24

Ø HOMOSEKSÜELLIK YAPAN KIMSENIN CEZASI NEDIR?

1456- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Her kimi Lut kavminin işlediği fiili yapar görürseniz her ikisini de öldürün.” (Ebû Dâvûd, Hudûd: 28; İbn Mâce, Hudûd: 12)

ž Tirmizî: Bu konuda Câbir ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle sadece İbn Abbâs’ın bu rivâyetiyle bilinmektedir. Muhammed b. İshâk bu hadisi Amr b. ebî Amr’dan rivâyet ederek şöyle der: “Lut kavminin yaptığı işi yapan melundur. Burada öldürülmek zikredilmemekte hayvana yaklaşan kimsenin de lanetlendiği kaydedilmektedir.”

Bu hadis Âsım b. Ömer’den, Süheyl b. ebî Salih’den, babasından ve Ebû Hüreyre’den aktarılarak “Yapanı da yapılanı da öldürünüz” şeklindedir.

Tirmizî: Bu hadisin senedinde söylenti vardır. Bu hadisi Süheyl b. ebî Salih’den ve Âsım b. Ömer el Ömerî’den başkasının rivâyet ettiğini bilmiyoruz. Âsım b. Ömer’in hafızası yönünden hadis konusunda zayıf olduğu kaydedilmiştir.

Homoseksüellik yapan kimsenin cezası konusunda âlimler değişik görüşler ortaya koymuşlar olup, bir kısmı evli de olsa bekar da olsa taşlanarak öldürülmesi görüşündedirler. Mâlik, Şâfii, İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ve tabiin dönemi fıkıhçılarından Hasan el Basrî, İbrahim Nehaî, Atâ b. ebî Rebah ve diğerleri ise şöyle demektedirler: Homoseksüellik yapanın cezası zina yapanın cezası gibidir. Sevrî ve Küfeliler de aynı görüştedirler.

1457- Câbir (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Ümmetim üzerinde korktuğum şeylerin en korkuncu Lut kavminin işidir.” (İbn Mâce, Hudûd: 12)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Sadece bu şekliyle biliyoruz ki Abdullah b. Muhammed b. Ukayl b. ebî Tâlib, Câbir’den rivâyet etmiştir.

BÖLÜM: 25

Ø ISLAM DININDEN DÖNEN KIMSEYE UYGULANACAK CEZA

1458- İkrime (r.a.)’den rivâyete göre, Ali (r.a.), İslam’dan dönen bir topluluğu yakarak cezalandırdı. Bu durum İbn Abbâs’a ulaşınca ben olsaydım Rasûlullah (s.a.v.)’in sözü üzerine onları öldürürdüm çünkü Rasûlullah (s.a.v.):“Kim dinini değiştirirse onu öldürün” buyurur, Rasûlullah (s.a.v.)’in şu sözü ile “Allah’ın azabı ile azâblandırmayın” onları yakmazdım. Bu söz Ali’nin kulağına ulaşınca “İbn Abbâs doğru söyledi” dedi. (Ebû Dâvûd, Diyât: 1; İbn Mâce, Hudûd: 2)

ž Tirmizî: Bu hadis sahih hasendir. İlim adamlarının İslam dininden dönen kimselere uygulamaları bu hadise göredir. İslam dininden dönen kadın konusunda ayrı görüşler vardır. Kimi âlimler öldürülür derler Evzâî, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Kimileri ise öldürülmez hapsedilir derler. Sûfyân es Sevrî başkaları ve Küfeliler bu görüştedirler.

BÖLÜM: 26

Ø MÜSLÜMAN, MÜSLÜMANA SILAH ÇEKEBILIR MI?

1459- Ebû Musa (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bize karşı silah çeken bizden değildir” (Buhârî, Fiten: 7; İbn Mâce, Hudûd: 19)

ž Tirmizî: Bu konuda İbn Ömer, İbn’üz Zübeyr, Ebû Hüreyre ve Seleme b. Ekvâ’dan hadis rivâyet edilmiştir.

Tirmizî: Ebû Musa hadisi hasen sahihtir.

BÖLÜM: 27

Ø SIHIRBAZ (CINLERLE ILGILENIP BAZI BILGILER VERENLERIN) CEZASI

1460- Cündüp (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sihirbazın cezası kılıçla öldürülmektir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)

ž Tirmizî: Bu hadisi merfu olarak sadece bu şekliyle bilmekteyiz İsmail b. Müslim el Mekkî’nin hadis konusunda zayıf olduğu söylenmiştir. İsmail b. Müslim el Abdî el Basrî’ye gelince Vekî’ “O güvenilir kişidir, Hasan’dan hadis rivâyet etmiştir. Sahih olan rivâyet Cündüp’den mevkuf olarak rivâyettir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup Mâlik b. Enes’te bunlardandır. Şâfii der ki:“Sihirbaz kimse küfre götürecek şekilde bir iş yaparsa öldürülür. Küfre götürmeyen bir iş yaparsa öldürülmez” görüşündedir.

BÖLÜM: 28

Ø GANIMET MALA HAINLIK EDEN KIMSENIN CEZASI

1461- Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Her kimi ganimet malı aşırmış görürseniz onun o eşyasını yakın.”Salih diyor ki: Sâlim b. Abdullah ile beraber olduğu bir anda Mesleme’nin yanına girmiştim. Mesleme ganimet malına hainlik eden birini buldu ve Sâlim’in bu hadisi aktarması üzerine emretti eşyalarını yaktırdı eşyaları arasında birde Mushaf çıkmıştı, Sâlim demişti ki: Bunu sat bedelini sadaka olarak dağıt. (Ebû Dâvûd, Cihâd: 85; Darîmi, Siyer: 49)

ž Tirmizî: Bu hadis garibtir. Ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup Evzâî, Ahmed, İshâk bunlardandır.

Tirmizî: Muhammed’e bu hadis hakkında sordum dedi ki: Bu hadisi sadece Salih b. Muhammed b. Zaide rivâyet ediyor ki bu şahıs Ebû Vakîd el Leysî’dir ve rivâyetleri münker (hoş karşılanmaz) dir. Muhammed devamla diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.)’den ganimet mala hainlik konusunda pek çok hadis rivâyet edilmiş olup bu hadislerde o malın yakılması emredilmemektedir.

Tirmizî: Bu hadis garibtir.

BÖLÜM: 29

Ø BIR ERKEĞE “EY KADINLAŞMIŞ KIŞI” DIYEN KIMSENIN CEZASI

1462- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir adam bir adama ey Yahudî derse ona yirmi değnek vurun yine bir erkeğe ey kadınlaşmış erkek derse ona da yirmi değnek vurun, yine her kim evlenmesi haram olan anne , teyze, hala gibi kimselerle evlenirse onu da öldürün.” (İbn Mâce, Hudûd: 38)

ž Tirmizî: Bu hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz, İbrahim b. İsmail’in hadis konusunda zayıf olduğu söylenir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup şöyle derler: Her kim bilerek evlenmesi haram olan birisiyle evlenirse cezası öldürülmektir.

Ahmed diyor ki: Annesiyle evlenen öldürülür.

İshâk der ki: Her kim evlenmesi haram olan (kardeş, teyze, hala) kimselerle evlenirse öldürülür. Peygamber (s.a.v.)’den değişik şekillerde de bu hadis rivâyet edilmiştir. Berâ b. Âzib ve Kurre b. İyas el Müzenî’den rivâyete göre, bir adam babasının karısıyla evlenmiş Peygamberimiz (s.a.v.)’de onun öldürülmesini emretmiştir.

BÖLÜM: 30

Ø TA’ZIR (AZARLAMA) CEZASI NE KADARDIR?

1463- Ebû Bürde b. Niyâr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Allah’ın cezalarından herhangi bir ceza dışında on değnekten fazla vurulmaz.” (Yani ta’zir cezalarının en fazlası on değnektir.)(Buhârî, Muharibîn: 28; İbn Mâce, Hudûd: 32)

ž Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup sadece bu şekilde bilmekteyiz. İlim adamları ta’zir (azarlama) cezası hakkında değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Bu konuda en güzel hadis budur.

Tirmizî: İbn Lehîa bu hadisi Bükeyr’den rivâyet etmekte olup rivâyetinde yanılarak Abdurrahman b. Câbir b. Abdullah’ın babasından demektedir ki bu bir yanılmadır.

Sahih olan rivâyet Leys b. Sa’d’ın rivâyetidir ki bu rivâyet Abdurrahman b. Câbir b. Abdullah yoluyla Ebû Bürde b. Niyâr’dan gelen rivâyettir.

Sünen-i Tirmizi, İmam Tirmizi

Terceme: Abdullah Parlayan

http://mehmetselimpolat.wordpress.com/hudud-islam-ceza-hukuku/